Başlıca Tedaviler
  • Alpha Male
  • Cinsiyet Değiştirme
  • Preservé™ Meme Büyütme
Randevu talep edin.

Reserve your spot with our medical team in just minutes.

Vücudumuzun hareket kabiliyetini sağlayan kaslar, tendonlar ve bağlar gibi yumuşak dokularda meydana gelen yaralanmalar, sadece fiziksel bir ağrı kaynağı olmakla kalmaz, aynı zamanda yaşam kalitesini, hareket özgürlüğünü ve günlük fonksiyonları derinden etkileyen ciddi durumlardır. Spor yaparken yaşanan ani bir hareket, talihsiz bir kaza veya zamanla gelişen aşırı kullanıma bağlı zedelenmeler, sizi sevdiğiniz aktivitelerden alıkoyabilir ve en basit günlük işleri bile zorlu hale getirebilir. Bu noktada, doğru teşhis ve etkili bir tedavi planı, fonksiyonlarınızı eksiksiz bir şekilde geri kazanmanız için hayati önem taşır.

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi alanında derin bir uzmanlığa sahip olan Doç. Dr. Burak Sercan Erçin, en karmaşık yumuşak doku yaralanmalarında dahi hem fonksiyonu hem de estetik ve doğal görünümü restore etmeye yönelik bütünsel bir yaklaşım sunmaktadır. İstanbul, Caddebostan’daki kliniğinde, her hastanın bireysel ihtiyaçlarına, yaşam tarzına ve beklentilerine göre özenle hazırlanan kişiye özel tedavi planları ile hareket özgürlüğünüzü yeniden kazanmanıza yardımcı olmaktadır.

Yumuşak Doku Yaralanmalarını Anlamak: Hareketin Temelindeki Yapılar

Yumuşak Doku Nedir ve Neden Önemlidir?

Yumuşak doku terimi, vücudumuzun kemik dışındaki hareketli ve destekleyici yapılarını kapsayan geniş bir kavramdır. Bu yapılar arasında kaslar, tendonlar, ligamentler (bağlar), fasya, cilt ve cilt altı dokuları bulunur. Bu sistem, birbiriyle mükemmel bir uyum içinde çalışan karmaşık bir mekanizma gibidir:

  • Kaslar: Vücudun motorlarıdır; kasılarak hareketi başlatırlar.

  • Tendonlar: Kasları kemiklere bağlayan sağlam, lifli kordonlardır. Kasların ürettiği gücü kemiklere ileterek eklemlerin hareket etmesini sağlarlar.

  • Ligamentler (Bağlar): Kemikleri birbirine bağlayarak eklemlerin stabilitesini sağlayan güçlü ve esnek bantlardır.

Bu yapılar, izole bir şekilde değil, birbiriyle entegre çalışan kinetik bir zincir olarak işlev görür. Örneğin, dizdeki bir bağ yaralanması, eklemde dengesizliğe yol açarak çevresindeki kasların ve tendonların anormal şekilde yüklenmesine ve zamanla ikincil yaralanmalara zemin hazırlayabilir. Bu nedenle, etkili bir tedavi, sadece hasar görmüş tek bir yapıya odaklanmak yerine, bu bütünsel ilişkiyi göz önünde bulundurmalı ve tüm kinetik zincirin sağlığını hedeflemelidir. Bu bütünsel bakış açısı, Doç. Dr. Burak Sercan Erçin’in tedavi felsefesinin temelini oluşturur.

Yumuşak Doku Yaralanmalarının Yaygın Nedenleri

Yumuşak doku yaralanmaları temel olarak iki ana mekanizma ile ortaya çıkar:

  1. Akut Travmalar: Genellikle ani ve tek bir olay sonucu meydana gelirler. Spor esnasında yapılan ani yön değiştirmeler, sıçramalar, düşmeler, direkt darbeler (ezilmeler) veya trafik kazaları bu kategoriye girer.

  2. Kronik ve Aşırı Kullanım (Overuse): Belirli bir dokunun zaman içinde tekrarlayan mikro travmalara maruz kalması sonucu gelişir. Yetersiz dinlenme, sürekli tekrarlayan mesleki hareketler, yanlış duruş alışkanlıkları ve ergonomik olmayan çalışma koşulları bu tür yaralanmaların en sık görülen nedenleridir.

Modern yaşam tarzı, belirli yumuşak doku yaralanmaları için adeta birer “risk profili” oluşturmaktadır. Örneğin, sürekli klavye ve fare kullanan bir ofis çalışanında karpal tünel sendromu gibi sinir sıkışmaları riski artarken, futbol veya basketbol gibi sporlarla uğraşan bir sporcuda çapraz bağ veya kas yırtıkları daha sık görülür. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin, tedavi planını oluştururken hastanın yaşam tarzını, mesleğini ve sportif aktivitelerini dikkate alarak sadece mevcut yaralanmayı tedavi etmekle kalmaz, aynı zamanda gelecekteki riskleri en aza indirecek önleyici stratejiler de geliştirir. Bu, “kişiye özel tedavi” anlayışının somut bir yansımasıdır.

Yaralanma Tipleri, Belirtiler ve Uzman Teşhis Süreci

Kas, Tendon ve Bağ Yaralanmalarının Detaylı Sınıflandırması

Yumuşak doku yaralanmaları, etkilenen dokuya ve hasarın şiddetine göre sınıflandırılır. Bu sınıflandırmayı anlamak, durumunuzun ciddiyetini kavramanıza ve tedavi seçeneklerini daha iyi değerlendirmenize yardımcı olur.

  • Kas Yaralanmaları: Kas liflerinin aşırı gerilmesi veya bütünlüğünün bozulmasıdır.

    • Gerilme (Strain): Kasın kapasitesinin üzerinde gerilmesiyle oluşan en hafif formdur.

    • Ezilme (Kontüzyon): Direkt bir darbe sonucu kas içinde kanama ve doku hasarı oluşmasıdır.

    • Kısmi Yırtık: Kas liflerinin bir kısmının koptuğu, ancak kas bütünlüğünün devam ettiği durumdur.

    • Tam Yırtık (Rüptür): Kasın tamamen ikiye ayrıldığı ve fonksiyonunu tamamen yitirdiği en ciddi formdur.

  • Tendon Yaralanmaları: Kasları kemiklere bağlayan bu güçlü yapılarda meydana gelen hasarlardır.

    • Tendinit: Tendonun iltihaplanmasıdır ve genellikle aşırı kullanıma bağlı gelişir.

    • Tendinosis: İltihaptan ziyade tendon yapısında kronik dejenerasyon ve zayıflama olmasıdır.

    • Kısmi ve Tam Kopma (Rüptür): Tendonun lif bütünlüğünün kısmen veya tamamen bozulmasıdır.

  • Bağ Yaralanmaları (Burkulma/Sprain): Eklemleri stabilize eden bağların zorlanması veya yırtılmasıdır.

    • Derece 1: Bağlarda hafif gerilme ve mikroskobik yırtıklar.

    • Derece 2: Bağlarda belirgin fonksiyon kaybına yol açan kısmi yırtık.

    • Derece 3: Bağın tamamen kopması ve eklemde ciddi stabilite kaybı.

Yaralanma Tipi Etkilenen Doku Tipik Neden Anahtar Belirtiler
Kas Zorlanması/Yırtığı Kas Ani hızlanma, aşırı yük kaldırma, direkt darbe Keskin ağrı, şişlik, morarma, kas gücünde azalma
Tendinit/Tendon Kopması Tendon Tekrarlayan hareketler, aşırı kullanım, ani zorlanma Hareketle artan sızlayıcı ağrı, hassasiyet, kopma anında “pat” sesi
Bağ Burkulması/Yırtığı Ligament (Bağ) Eklemin anormal dönmesi, ani yön değiştirme, darbe Şiddetli ağrı, anında şişlik, eklemde boşalma hissi, “çıt” sesi

Vücudunuzun Alarm Sinyalleri: Hangi Belirtilere Dikkat Edilmeli?

Yumuşak doku yaralanmaları, genellikle vücudun net sinyaller verdiği durumlardır. Aşağıdaki belirtilerden bir veya birkaçını yaşıyorsanız, durumu göz ardı etmemeli ve bir uzmana başvurmalısınız:

  • Ağrı: Yaralanma anında başlayan ani ve keskin ağrı veya zamanla artan sızlayıcı bir ağrı.

  • Şişlik (Ödem): Yaralanan bölgede hızla gelişen ve gözle görülür şişkinlik.

  • Morarma (Ekimoz): Hasar gören damarlardan sızan kanın cilt altında birikmesiyle oluşan renk değişikliği.

  • Fonksiyon Kaybı: Etkilenen bölgeyi hareket ettirememe, üzerine basamama veya güçsüzlük hissi.

  • Hareket Kısıtlılığı: Ağrı ve şişlik nedeniyle eklemin normal hareket açıklığını kaybetmesi.

  • Spesifik Sesler ve Hisler: Özellikle ciddi bağ ve tendon yaralanmalarında duyulan “çıt”, “pat” veya “kopma” sesi ile birlikte eklemde ani bir “boşalma” veya “kayma” hissi.

Doğru Teşhis: Tedavinin İlk ve En Önemli Adımı

Etkili bir tedavinin temeli, doğru ve eksiksiz bir teşhise dayanır. “Dizim ağrıyor” şikayeti, basit bir kas gerilmesinden, acil cerrahi gerektiren tam bir çapraz bağ kopmasına kadar birçok farklı anlama gelebilir. Bu ayrımı yapmak, uzmanlık ve ileri teknoloji gerektirir. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin, teşhis sürecini şu adımlarla titizlikle yönetir:

  1. Detaylı Hasta Öyküsü ve Fiziksel Muayene: Yaralanmanın nasıl ve ne zaman olduğu, belirtilerin niteliği gibi bilgiler alınır. Ardından, özel fizik muayene testleri (örneğin, diz bağları için Lachman testi) ile yaralanan yapı hakkında önemli ipuçları elde edilir.

  2. İleri Görüntüleme Yöntemleri: Fizik muayene bulgularını doğrulamak ve hasarın boyutunu net bir şekilde görmek için modern görüntüleme teknolojilerinden yararlanılır:

    • Manyetik Rezonans (MR): Kas, tendon, bağ ve menisküs gibi tüm yumuşak dokuları detaylı bir şekilde gösteren, bu tür yaralanmaların teşhisinde altın standart kabul edilen yöntemdir.

    • Ultrasonografi (USG): Özellikle kas ve tendon yaralanmalarını dinamik olarak (hareket sırasında) değerlendirme imkanı sunan, pratik ve etkili bir yöntemdir.

    • Röntgen (X-ray): Yumuşak dokuları göstermese de, yaralanmaya eşlik edebilecek olası kemik kırıklarını veya çatlakları ekarte etmek için gereklidir.

Doğru teşhis, sadece yaralanmanın “ne” olduğunu değil, aynı zamanda “ne kadar” ciddi olduğunu ve çevre dokuların (sinir, damar vb.) etkilenip etkilenmediğini de ortaya koyar. Bu detaylı bilgi, en uygun tedavi stratejisinin belirlenmesindeki en kritik adımdır.

Yumuşak Doku Onarımında Modern ve Kişiye Özel Tedavi Stratejileri

Yumuşak doku yaralanmalarının tedavisi, “tek bir doğru” yaklaşım yerine, yaralanmanın tipine, şiddetine, hastanın yaşına, aktivite seviyesine ve beklentilerine göre şekillendirilen kişiye özel bir yol haritası gerektirir. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin, en güncel ve kanıta dayalı yöntemleri kullanarak, konservatif tedavilerden en ileri rekonstrüktif cerrahi tekniklerine kadar geniş bir yelpazede çözümler sunar.

İlk Adım: Konservatif ve Ameliyatsız Tedaviler

Her yaralanma cerrahi müdahale gerektirmez. Özellikle hafif ve orta dereceli (1. ve 2. derece) yaralanmalarda, öncelik ameliyatsız yöntemlerdedir. Bu yaklaşım, vücudun kendi iyileşme potansiyelini desteklemeyi hedefler:

  • PRICE Protokolü: Yaralanmanın ilk 48-72 saatinde uygulanan temel ilk yardım yöntemidir: Koruma (Protection), Dinlenme (Rest), Buz (Ice), Kompresyon (Compression – baskılı bandaj) ve Yükseltme (Elevation – yaralı bölgeyi kalp seviyesinin üzerinde tutma).

  • İmmobilizasyon: Hasarlı dokunun iyileşmesine zaman tanımak için bölgenin atel, breys veya alçı ile geçici olarak hareketsiz hale getirilmesi.

  • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: İyileşme sürecinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Uzman fizyoterapistler eşliğinde yapılan egzersizlerle kas gücü artırılır, eklem hareket açıklığı geri kazanılır, esneklik sağlanır ve yaralanmanın tekrarlama riski azaltılır.

Cerrahi Gerektiren Durumlar ve İleri Onarım Teknikleri

Konservatif tedavilere yanıt vermeyen, tam kopma (3. derece) içeren veya ciddi fonksiyon kaybına yol açan yaralanmalarda cerrahi onarım kaçınılmaz hale gelir. Bu noktada, cerrahın deneyimi ve kullandığı teknik, sonucun başarısını doğrudan etkiler. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin’in uzmanlığı, basit bir “onarım” (repair) ile karmaşık bir “yeniden inşa” (reconstruction) arasındaki farkta ortaya çıkar. Taze ve basit bir yırtık standart onarım teknikleri ile tedavi edilebilirken; doku kaybı olan, gecikmiş, sinir ve damar hasarının eşlik ettiği veya daha önceki ameliyatların başarısız olduğu komplike vakalar, ileri düzeyde bir “yeniden inşa” uzmanlığı gerektirir.

Rekonstrüktif Mikrocerrahi: Milimetrik Hassasiyetle Fonksiyonun Geri Kazanımı

Rekonstrüktif mikrocerrahi, çıplak gözle görülmesi zor olan küçük damar, sinir ve tendon gibi yapıların ameliyat mikroskobu altında özel aletler kullanılarak onarılmasıdır. Bu teknik, özellikle el cerrahisi, kopan uzuvların yerine dikilmesi (replantasyon) ve serbest doku nakli (serbest flep) gibi son derece hassas operasyonlarda kritik bir rol oynar. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin, dünyanın önde gelen rekonstrüktif mikrocerrahlarından Dr. Pedro Cavadas ile İspanya’daki Clinica Cavadas’ta aldığı özel eğitim ve bu alandaki derin tecrübesiyle, en zorlu vakalarda dahi fonksiyonu mikroskobik düzeyde yeniden inşa etme yeteneğine sahiptir. Bu, sadece dokuyu onarmak değil, hissi, hareketi ve yaşamı geri getirmektir.

Tendon ve Bağ Onarımı/Transferleri

Kopan tendon ve bağların onarımında çeşitli cerrahi teknikler kullanılır. Taze yaralanmalarda, kopan doku uçları özel dikiş teknikleriyle birbirine dikilir (primer onarım). Gecikmiş veya doku kaybı olan vakalarda ise vücudun başka bir bölgesinden alınan bir tendon parçası (greft) kullanılarak kopan yapının yeniden oluşturulması (rekonstrüksiyon/transfer) gerekebilir. Özellikle diz ve omuz gibi eklemlerdeki bağ yaralanmaları, günümüzde artroskopik (kapalı) yöntemlerle, yani küçük kesilerden bir kamera yardımıyla girilerek de başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.

Rejeneratif Tıbbın Gücü: Vücudun İyileşme Potansiyelini Harekete Geçirmek

Son yıllarda tıp dünyasında çığır açan rejeneratif tedaviler, cerrahiye bir alternatif veya cerrahiyi destekleyici bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Bu biyolojik tedaviler, vücudun kendi onarım mekanizmalarını uyararak iyileşme sürecini hızlandırmayı ve doku kalitesini artırmayı hedefler. Doç. Dr. Erçin’in bu modern yaklaşımları tedavi portföyünde sunması, onun alanındaki en son gelişmeleri takip eden ve hastalarına en geniş tedavi yelpazesini sunan vizyoner bir hekim olduğunu gösterir.

PRP (Trombositten Zengin Plazma) Tedavisi

PRP tedavisi, hastanın kendi kanından küçük bir miktar alınarak özel bir santrifüj işleminden geçirilmesiyle elde edilir. Bu işlem sonucunda, kanın pıhtılaşma ve doku iyileşmesinden sorumlu hücreleri olan trombositler ve içerdikleri zengin büyüme faktörleri yoğunlaştırılmış bir plazma sıvısı elde edilir. Bu plazma, hasarlı kasa, tendona veya ekleme enjekte edildiğinde, bölgedeki onarım sürecini tetikler, iltihabı azaltır ve iyileşmeyi hızlandırır. Özellikle tendinit, kısmi kas yırtıkları ve eklem kıkırdak hasarlarında etkili bir yöntemdir.

Kök Hücre Tedavisi

Kök hücreler, vücudumuzun “ana” hücreleridir ve ihtiyaç duyulan her türlü doku hücresine (kas, kıkırdak, kemik, tendon vb.) dönüşebilme potansiyeline sahiptirler. Kök hücre tedavisi, genellikle hastanın kendi karın yağı veya leğen kemiğinden alınan kök hücreden zengin dokunun, özel işlemlerden geçirilerek hasarlı bölgeye enjekte edilmesidir. Enjekte edilen bu hücreler, hasarlı dokuyu onarmak ve yenilemek için çalışmaya başlar. Kas ve tendon yırtıkları, iyileşmeyen kırıklar ve menisküs hasarları gibi durumlarda, doku rejenerasyonunu desteklemek için umut vadeden bir tedavi seçeneğidir.

Tedavi Yöntemi Hedef Uygulandığı Durumlar Ortalama İyileşme Süreci
Konservatif Tedavi Ağrı ve iltihabı kontrol altına almak, fonksiyonu geri kazandırmak Hafif-orta derece (1-2) kas, tendon, bağ yaralanmaları Birkaç hafta – birkaç ay
Cerrahi Onarım/Rekonstrüksiyon Yırtılan dokunun anatomik bütünlüğünü sağlamak, fonksiyonu restore etmek Tam kopmalar (3. derece), ciddi fonksiyon kaybı, konservatif tedaviye yanıtsızlık 3 – 12 ay (ameliyatın türüne göre değişir)
Rejeneratif Tedavi (PRP/Kök Hücre) Vücudun kendi iyileşme mekanizmalarını uyarmak, doku kalitesini artırmak Kronik tendinopatiler, kısmi yırtıklar, kıkırdak hasarları, cerrahiye destek Kademeli iyileşme, etkiler haftalar/aylar içinde görülür

Doç. Dr. Burak Sercan Erçin: İstanbul’da Rekonstrüktif Cerrahide Uzmanlık ve Güven

Bilgi, Deneyim ve Uluslararası Vizyon

Bir cerrahın yetkinliği, aldığı eğitim, kazandığı deneyim ve alanına kattığı bilimsel değerlerle ölçülür. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin, kariyeri boyunca bu alanların her birinde kendini kanıtlamış bir uzmandır:

  • Akademik Unvan ve Uzmanlık: Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi alanında Doçent Doktor unvanına sahiptir.

  • Kapsamlı Deneyim: 10 yılı aşkın cerrahi tecrübesi ile sayısız başarılı operasyona imza atmıştır.

  • Seçkin Eğitim: Türkiye’nin en saygın kurumlarından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş ve uzmanlığını yine aynı kurumda tamamlamıştır.

  • Uluslararası Eğitim: Alanının zirvesi olarak kabul edilen İspanya’daki Clinica Cavadas’ta Rekonstrüktif Mikrocerrahi üzerine özel eğitim alarak vizyonunu ve tekniğini uluslararası standartlara taşımıştır.

  • Akademik Katkılar: Ulusal ve uluslararası kongrelerde sunduğu 22 sözlü bildiri ve 10 poster sunumu ile bilimsel literatüre önemli katkılarda bulunmuştur.

  • Uluslararası Yeterlilik: Avrupa Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Yeterlilik Kurulu (EBOPRAS) diplomasına sahip olup, bu alandaki yetkinliği uluslararası düzeyde tescillenmiştir.

Fonksiyonu ve Doğallığı Önceliklendiren Bütünsel Tedavi Felsefesi

Doç. Dr. Burak Sercan Erçin için cerrahi, sadece teknik bir işlemden ibaret değildir. Tedavi felsefesinin merkezinde, hastanın hayatına dokunmak, kaybettiği fonksiyonu en üst düzeyde geri kazandırmak ve bunu yaparken vücudun doğal bütünlüğünü korumak yatar. Her hasta benzersizdir; bu nedenle tedavi planları, hastanın anatomik yapısı, yaşam tarzı, mesleği ve kişisel hedefleri göz önünde bulundurularak “terzi usulü” bir yaklaşımla oluşturulur. Hastalarının ifadelerinde sıkça vurgulanan “güven veren yaklaşımı”, “süreç boyunca gösterdiği destek” ve “samimiyeti”, onun teknik mükemmeliyetçiliğini insani ve empatik bir dokunuşla birleştirdiğinin en net kanıtıdır.

Yumuşak Doku Yaralanmalarının Onarımı Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Her yumuşak doku yaralanması ameliyat gerektirir mi?

Hayır. Yaralanmaların büyük bir kısmı, özellikle 1. ve 2. derece olarak sınıflandırılan hafif ve orta şiddetteki zedelenmeler, dinlenme, fizik tedavi ve diğer konservatif yöntemlerle başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Cerrahi, genellikle tam kopmalarda veya konservatif tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda gündeme gelir.

Yumuşak doku yaralanmalarının iyileşme süreci ne kadardır?

İyileşme süresi; yaralanmanın tipine, ciddiyetine, bulunduğu bölgeye ve uygulanan tedavi yöntemine göre büyük farklılıklar gösterir. Basit bir gerilme birkaç haftada iyileşebilirken, karmaşık bir bağ ameliyatı sonrası spora dönüş 6-12 ayı bulabilir.

PRP ve kök hücre tedavileri kalıcı bir çözüm müdür?

Bu rejeneratif tedaviler, vücudun kendi onarım mekanizmalarını tetikleyerek hasarlı dokunun kalitesini artırmayı ve iyileşmeyi hızlandırmayı amaçlar. Pek çok hastada uzun süreli rahatlama ve fonksiyon artışı sağlarlar. Amaç, cerrahi ihtiyacını ortadan kaldırmak veya ertelemek ve kalıcı bir biyolojik onarım sağlamaktır, ancak sonuçlar kişiye ve yaralanmanın durumuna göre değişebilir.

Ameliyat sonrası ne zaman normal hayatıma ve spora dönebilirim?

Bu, yapılan ameliyatın türüne, sizin iyileşme hızınıza ve rehabilitasyon programına uyumunuza bağlıdır. Doç. Dr. Burak Sercan Erçin ve fizyoterapi ekibi, size özel, kademeli bir dönüş planı oluşturacaktır. Aceleci davranmak yerine, güvenli ve tam bir iyileşme sağlamak esastır. Spora tam dönüş, genellikle aylar süren bir süreci kapsar.

Doç. Dr. Burak Sercan Erçin ile nasıl iletişime geçebilirim?

Aşağıdaki iletişim bilgilerini kullanarak veya online randevu sistemimiz üzerinden kliniğimize kolayca ulaşabilirsiniz.

Hareket Özgürlüğünüze Yeniden Kavuşmak İçin İlk Adımı Atın

Yaşadığınız ağrı, hareket kısıtlılığı ve fonksiyon kaybı kaderiniz değil. Modern tıp ve rekonstrüktif cerrahinin sunduğu imkanlarla, hayat kalitenizi düşüren bu sorunlara etkili çözümler bulmak mümkün. Yumuşak doku yaralanmanızın doğru teşhisi ve size özel olarak planlanacak en uygun tedavi yöntemi hakkında detaylı bilgi almak için daha fazla beklemeyin.

Doç. Dr. Burak Sercan Erçin’in uzmanlığında, hareket özgürlüğünüze yeniden kavuşmak için ilk adımı bugün atın.

Randevu ve İletişim:

  • Adres: Caddebostan Mah, Bağdat Cd, İmtaş Residence, No. 245, D: 1. Kadıköy / İstanbul

  • WhatsApp: +90 532 289 52 50 / +90 532 683 52 50

  • Telefon: 0850 333 0344

Detaylı bir değerlendirme ve kişiye özel tedavi planınız için randevunuzu şimdi oluşturun.

İlk muayeneniz, sizinle tanışmak, hedeflerinizi ve beklentilerinizi derinlemesine anlamak için ayırdığımız özel bir zamandır. Bu görüşme sırasında, estetik veya fonksiyonel olarak sizi rahatsız eden konuları dinliyor, detaylı bir tıbbi değerlendirme yapıyoruz. Ardından, size özel durumunuza en uygun tedavi seçeneklerini, süreçlerini, olası sonuçlarını ve iyileşme dönemini tüm şeffaflığıyla anlatıyoruz.

Hasta güvenliği, tüm cerrahi yaklaşımlarımızın temelinde yer alan en öncelikli konudur. Güvenli bir cerrahi süreç için ilk adım, operasyonu gerçekleştirecek cerrahın alanında uzman, tecrübeli ve uluslararası standartlarda eğitim almış bir Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı olmasıdır. Tüm operasyonlarımızı, modern teknolojiye ve donanıma sahip, yüksek hijyen standartlarına uygun, tam teşekküllü hastanelerde gerçekleştiriyoruz.